Zamanın birinde çok akıllı iki kardeş yaşarmış. Etrafındaki ve
okuldaki bilgiler kendilerine yetmediğinden, annesi onları, bulundukları
beldenin bilge adamına götürmüş.
Kardeşler, bilge adama pek çok sorular sormuşlar ve her defasında
kendilerinin tatmin olduğu cevaplar almışlar. Bundan çok memnun olan
kardeşler, bir müddet için bilgenin yanında kalıp daha çok şeyler
öğrenmek için annelerinden izin istemişler ve bilge adamın yanında
kalmışlar.
Bilge adama sorduklarına ve aldıkları cevaplara çok sevinen ve mutlu
olan çocuklar bir süre sonra bu işten sıkılmaya başlamışlar. Bilgenin
bilemeyeceği bir soru bulmamız lazım diye düşünmüşler.
Kardeşlerden biri, “Buldum” demiş. “İki elimin arasına bir kelebek
koyacağım ve bilge adama soracağım. Avucumun içinde bir kelebek var,
canlı mı ölü mü? Ölü derse kelebeği bırakacağım, canlı derse avucumu
hafifçe bastıracağım. Her ne derse cevabını bilemeyecek!”
Kelebeği ellerinde tutan kardeşlerden biri, kapalı tuttuğu ellerini bilgeye doğru uzatmış ve sormuş...
“Avucumun içinde bir kelebek var, canlı mı ölü mü?”
Bilge, uzun uzun çocuğun gözlerinin içine bakmış ve cevaplamış:
“Senin ellerinde evladım, senin ellerinde...