Küçük kız, annesiyle yürürken birden durdu.Yağmur damlacıklarıya ıslanan
gözlüğünü çıkartarak baktığı şey, babasıyla birlikte bisiklette giden
bir başka kız çocuğuydu. Bisikletin arka tarafındaki minder üzerine
oturan kız, düşmemek için babasına sıkı sıkı sarılmış ve soğuktan
pembeleşen yanaklarını onun sırtına dayamıştı.Adamın ara sıra dönerek
söylediği sözler, küçük kızı kıkır kıkır güldürüyordu.
Kaldırımdaki kız bisikletin arkasından bakarken, annesi durumu fark edip:
-Evdekiler yetmiyormuş gibi gözün hala bisikletlerde, diye çıkıştı.Ama eğer beğendiysen, baban onan da alır.
Küçük kız, yumuşak bir sesle:
-Bisiklet değil kıza bakmıştım, dedi. Babası o vaziyette bile kendisiyle sohbet ediyor da...
Annesi, küçük kızı duymamış gibiydi. Onun kürklerle çevrili şapkasını düzeltirken:
-Arkadaşların, bu havada bile okula yürüyerek geliyor,dedi. Halbuki
baban, işe giderken de olsa, birkaç dakikasını ayırıp seni mersedesiyle
getiriyor.
Kızın gözü yine bisikletteydi.Kadın alaycı bir ifadeyle:
-İstersen baban da seni bisikletle getirsin, diye devam etti. Ne de güzel yakışır, öyle değil mi?
Küçük kız, inci taneleri gibi süzülen gözyaşlarını annesinden saklamaya çalışırken:
-Çok isterdim,diye cevap verdi. Belki de öylelikle, babama sarılırdım...