Sevginin sözünü edenler ile sevgiyi gerçekten yaşayanlar arasında ne fark vardır..?
Ermiş, bakın göstereyim demiş ve bir sofra hazırlamış.
Sevgiyi dilinden düşürmeyen, ama gönüle de indirmeyen kişileri sofraya çağırmış.
Hepsi yerlerine oturmuşlar ve tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş.
Arkasından da, derviş kaşığı denilen bir metre boyunda kaşıklar.
Ermiş, bu kaşıkların sapının ucundan tutup öyle içeceksiniz.
Öyle kaşığın çukur kısmına yakın yerden tutmak yok, diye de bir şart koşmuş.
Peki demişler ve çorbayı içmeye girişmişler.
Fakat o da ne..?
Kaşıklar uzun geldiğinden, sofradaki hiç kimse bir türlü döküp, saçmadan çorbayı ağzına götüremiyormuş.
Bakmışlar bu iş olmuyor, çorbayı içmekten vazgeçip, sofradan aç aç kalkmak zorunda kalmışlar.
Onlar sofradan kalktıktan sonra, ermiş;
Şimdi de sevgiyi gerçekten bilip, yaşayanları çağıralım yemeğe demiş.
Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle gülümseyen, ışıklı insanlar gelmiş sofraya.
Ermiş, buyrun bakalım deyince de;
Her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki ihvanına içirmiş çorbayı.
Böylece her biri diğerini doyurmuş ve kendileri de doymuş olarak şükür içinde sofradan kalkmışlar.
İşte demiş ermiş;
Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır.
Kim ki kardeşini düşünür ve onu doyurursa, o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz.
Şunu da unutmayın ki;
Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her zaman..!
Sevgiyi dilinden düşürmeyen, ama gönüle de indirmeyen kişileri sofraya çağırmış.
Hepsi yerlerine oturmuşlar ve tabaklar içinde sıcak çorbalar gelmiş.
Arkasından da, derviş kaşığı denilen bir metre boyunda kaşıklar.
Ermiş, bu kaşıkların sapının ucundan tutup öyle içeceksiniz.
Öyle kaşığın çukur kısmına yakın yerden tutmak yok, diye de bir şart koşmuş.
Peki demişler ve çorbayı içmeye girişmişler.
Fakat o da ne..?
Kaşıklar uzun geldiğinden, sofradaki hiç kimse bir türlü döküp, saçmadan çorbayı ağzına götüremiyormuş.
Bakmışlar bu iş olmuyor, çorbayı içmekten vazgeçip, sofradan aç aç kalkmak zorunda kalmışlar.
Onlar sofradan kalktıktan sonra, ermiş;
Şimdi de sevgiyi gerçekten bilip, yaşayanları çağıralım yemeğe demiş.
Yüzleri aydınlık, gözleri sevgiyle gülümseyen, ışıklı insanlar gelmiş sofraya.
Ermiş, buyrun bakalım deyince de;
Her biri uzun boylu kaşığını çorbaya daldırıp, karşısındaki ihvanına içirmiş çorbayı.
Böylece her biri diğerini doyurmuş ve kendileri de doymuş olarak şükür içinde sofradan kalkmışlar.
İşte demiş ermiş;
Kim ki hayat sofrasında yalnız kendini görür ve doymayı düşünürse, o aç kalacaktır.
Kim ki kardeşini düşünür ve onu doyurursa, o da kardeşi tarafından doyurulacaktır şüphesiz.
Şunu da unutmayın ki;
Hayat pazarında alan değil, veren kazançlıdır her zaman..!