Dostoyevski'nin Sözleri

Tanrı olmasaydı her şey mübah olurdu.



Acı ve üzüntü, engin bir bilinç ve derin bir yürek için her zaman zorunludur.



Adam bakıyor. Kadın ağlıyor. Aşk, geçip gidiyor.



 Ah hayır, görmesine görüyorum ama yine de yalnızım.”



 Ama nasıl yalnız? Yani hiç kimseyi görmüyor musunuz?”



 Aslında insanı en çok acıtan şey; hayal kırıkları değil. Yaşanması mümkünken, yaşayamadığı mutluluklardır.



Aslında merak ediyorum, şimdiye kadar oyun masasına yaklaşıp da batıl bir inanca saplanmayan biri var mıdır acaba?



 Ayağının altındaki kaldırım taşları gibi her şey sağır, her şey cansızdır onun için.



Bazen susarsın.. yenilmiş sanırlar seni, eksik ve yaramaz. Unutma, susan bilir ki konuştuğu zaman kimse kaldıramaz.



Ben yarın muhakkak geleceğim buraya, tam buraya, bu yere, tam bu saatte ve bir önceki günü hatırlayarak mutlu olacağım.



 Bil ki, ‘mutlu son’ diye birşey yoktur. Çünkü, Bir şeyde ‘son’ varsa orada mutluluk yoktur !



Bir anlık mutluluklar değil mi yaşamı bunca güzel, bunca yaşanılası kılan



Bir insanın en iyi tarifi iki ayaklı ve nankör olmasıdır.



Bir kadının yaşamı; herhangi bir erkeğe boyun eğip bağlanmak için bir arayıştan başka bir şey değildir.



Birini terk etmeye karar verdiğinde o kararın altında yatan gerçek Aslında senin çoktan terkedilmiş olduğundur…



  Bizim gibi basit ve ölümlü insanlar en nihayetinde kaybediyordu.



Çocuk dünyanın en büyük saadetidir.



Çoğu zaman insanlar, hatta caniler bile, haklarında verdiğimiz hükümlerden çok daha saf, temiz ruhlu olurlar.



Elindeki güç kadar oluyor, insanın isyanı da!



 Erkek, ulaşamadığı kadını lanetler. Kadın, ulaşamadığı erkeğe “aşk” der.



 Gülüş, ruhun hiç şaşmayan aynasıdır. Yalnız çocuklar kusursuz bir gülüşle gülmesini bilirler.



Hayatta hep mutlu olursam, Hayalini kuracak neyim kalır?



 Her insan, herkes karşısında, her şeyden sorumludur.